FRONT MATTERS | |
1. | Front Matter Pages I - X |
ORIGINAL RESEARCH | |
2. | Does Spondylarthropathy Cause an Increase in Irritable Bowel Syndrome? Sibel Süzen Özbayrak, Berna Günay, Nilgün Mesci, Duygu Geler Külcü doi: 10.14744/bmj.2024.09825 Pages 31 - 39 GİRİŞ ve AMAÇ: Psoriatik Artrit (PsA) ve Ankilozan Spondilit (AS) hastalarında IBS ve gastrointestinal semptomların sıklığını belirlemek ve ayrıca yeme alışkanlıkları, uyku bozukluğu ve depresyonun gastrointestinal semptomlar üzerindeki etkilerini araştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya AS ve PsA olguları ile bu hasta grubuna yaş ve cinsiyet olarak uyumlu kontrol grubu dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri kaydedildi, hastalık aktiviteleri değerlendirildi. Tüm hastalara ROME III kriterleri ve İrritabl Bağırsak Sendromu Yaşam Kalitesi anketi kullanılarak IBS semptomları sorgulandı. Gastrointestinal Semptom Derecelendirme Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri, Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ve Sağlıklı Beslenmeye Yönelik Tutum Ölçeği de kullanıldı. BULGULAR: IBS sıklığı ve gastrointestinal semptomlar açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Beck Depresyon Envanteri ve Sağlıklı Beslenmeye Yönelik Tutum Ölçeği açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Grup analizlerinde, IBS ile gastrointestinal semptomlar ve depresyon, yeme alışkanlıkları veya uyku bozukluklarının varlığı arasında herhangi bir bağlantı bulunamadı. TARTIŞMA ve SONUÇ: AS ve PsA'da IBS ve gastrointestinal semptomların sıklığında artış görülmedi. Ayrıca AS ve PsA hastalarında uyku bozukluğu, yeme alışkanlıkları ve depresyon skorları arasında korelasyon bulunamadı. INTRODUCTION: The objectives were to determine the prevalence of IBS and gastrointestinal symptoms in people with psoriatic arthritis (PsA) and ankylosing spondylitis (AS), as well as to investigate the effects of eating habits, sleep disturbances, and depression on gastrointestinal symptoms. METHODS: The study included AS and PsA cases and also an age- and gender-matched control group for comparison. Demographic information was recorded, and disease activity was evaluated. All patients were asked about their IBS symptoms using the ROME III criteria and the Irritable Bowel Syndrome Quality of Life questionnaire. The Gastrointestinal Symptom Rating Scale, Beck Depression Inventory, Pittsburgh Sleep Quality Index, and Attitude Scale for Healthy Nutrition were also used. RESULTS: There was no statistically significant difference between the groups in terms of the frequency of IBS and gastrointestinal symptoms. Regarding the Beck Depression Inventory and the Attitude Scale for Healthy Nutrition, there was no statistically significant difference between the groups. In group analyses, there was no connection between IBS and gastrointestinal symptoms and the existence of depression, eating habits, or sleep disturbances. DISCUSSION AND CONCLUSION: There was no increase in the frequency of IBS and gastrointestinal symptoms in AS and PsA. Additionally, we found no correlation between sleep disturbances, eating habits, and depression scores in AS and PsA patients. |
3. | The Most Common Etiologies in Young Cryptogenic Strokes and Their Relationship with RoPE Score Leyla Ramazanoğlu, Beyza Karagöz, Işıl Kalyoncu Aslan doi: 10.14744/bmj.2024.35219 Pages 40 - 46 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, genç kriptojenik inme hastalarında altta yatan etyolojileri ve bunların Risk of Paradoxical Embolism (RoPE) skoru ile ilişkisini belirlemek için tasarlandı. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmada, Mayıs 2021 - Mayıs 2023 tarihleri arasında nöroloji kliniğimizde geçici iskemik atak (GİA) / iskemik inme tanısı ile tedavi gören 1434 hasta arasından, 18-50 yaş aralığındaki 121’i retrospektif olarak gözden geçirildi. Hastaların demografik özellikleri, geçmiş tıbbi öyküleri, başvurudaki ve 24. saat National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) skorları, enfarkt lokalizasyonu, hastanede kalış süresi ve 90. gün modifiye Rankin skoru (mRS) değerlendirildi. Özgeçmişlerinde kronik hastalık öyküsü olmayan, Trial of Org 10172 in Acute Stroke Treatment (TOAST) sınıflamasına göre kriptojenik inme kabul edilen 48 hasta için RoPE skorları hesaplandı. Çalışma protokolü hastane etik kurulu (2023/84) tarafından onaylandı. BULGULAR: Yaş ortalaması 38.90 olup hastaların %66.7’si erkekti. Başlangıç NIHSS skoru ortalama 4.65, en sık inme lokalizasyonu (%64.6) MCA sulama alanıydı. Etyolojide en sık %37.5 oranında Patent Foramen Ovale (PFO) saptandı. RoPE skoru >7 ve <7 olarak gruplandırılarak TOAST etyolojisi, başvurudaki NIHSS ve 24. saat NIHSS, hastanede yatış süresi ve 90. gün mRS ve PFO kapatılması arasındaki ilişki değerlendirildi (p=0.381, p=0.509, p=0.447, p=0.591, p=0.884, p=0.500). TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda RoPE skoru >7 olan hastalarda en sık saptanan neden PFO idi. RoPE skoru ile PFO kapatılma arasında anlamlı ilişki bulunmadı. PFO dışındaki nedenler ile RoPE skoru arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Kriptojenik inmelerde RoPE skoru ile değerlendirmenin etkili olabileceği düşünülmekle birlikte PFO dışı etyolojileri saptama açısından ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. INTRODUCTION: This study was designed to determine the underlying etiologies and their relationship with the Risk of Paradoxical Embolism (RoPE) score in young cryptogenic stroke patients. METHODS: In the study, among 1434 patients who were treated with a diagnosis of transient ischemic attack/ischemic stroke in our neurology clinic between May 2021 and May 2023, 121 patients between the ages of 18-50 were evaluated retrospectively. The demographic characteristics of the patients, past medical history, admission and 24-hour National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) scores, infarct localization, hospital stay, and 90-day modified Rankin score (mRS) were evaluated. RoPE scores were calculated for 48 patients who had no history of chronic disease and were considered to have cryptogenic stroke according to the Trial of Org 10172 in Acute Stroke Treatment (TOAST) classification. The study protocol was approved by the hospital ethics committee (2023/84). Artificial intelligence was not used in the article. RESULTS: The average age was 38.90, and 66.7% of the patients were male. The mean baseline NIHSS score was 4.65, and the most common stroke location (64.6%) was the MCA irrigation area. The most common etiology was Patent Foramen Ovale (PFO) with a rate of 37.5%. RoPE score was grouped as >7 and <7, and the relationship between TOAST etiology, NIHSS at admission and 24th hour NIHSS, duration of hospitalization, and Day 90 mRS and PFO closure was evaluated (p=0.381, p=0.509, p=0.447, p=0.591, p=0.884, p=0.500). DISCUSSION AND CONCLUSION: In our study, the most common cause detected in patients with a RoPE score > 7 was PFO. No significant relationship was found between RoPE score and PFO closure. No significant relationship was found between causes other than PFO and RoPE score. Although it is thought that evaluation with the RoPE score may be effective in cryptogenic strokes, further studies are needed to detect etiologies other than PFO. |
4. | Exploring the Impact of Inflammatory Indices on Non-Motor Symptoms in Parkinson's Disease: A Preliminary Study Esma Kobak Tur, Eren Gözke doi: 10.14744/bmj.2024.82787 Pages 47 - 53 GİRİŞ ve AMAÇ: Ortaya çıkan kanıtlar, mikroglial aktivasyon ve kan-beyin bariyeri hasarının, periferik ve santral immün sistem yanıtlarını birbirine bağlayarak Parkinson hastalığında (PH) inflamasyonu şiddetlendirdiğini göstermektedir. Nötrofil/lenfosit oranı (NLR) ve nötrofil/yüksek yoğunluklu lipoprotein oranı (NHR) gibi periferik inflamatuar belirteçlerin PH’da motor olmayan semptomları nasıl etkilediğini değerlendirmeyi amaçlıyoruz. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışma, 100 hasta ve 100 sağlıklı kontrolden oluşmaktadır. Bilişsel bozukluğu değerlendirmek için standartlaştırılmış Mini Mental Durum Testi (MMSE) kullanılırken, motor olmayan semptomların tespitinde Non-Motor Semptomlar Ölçeği (NMSÖ) kullanılmıştır. NMSÖ'ye göre hastalar hafif, orta, şiddetli veya çok şiddetli semptomlara sahip olarak kategorize edildi. Nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı (PLR), nötrofil-HDL oranı (NHR) ve sistemik immün inflamatuar indeks (SII) değerleri hastaların periferik kan örneklerinden hesaplandı ve kontrol grubu ile karşılaştırıldı. BULGULAR: Hastaların ortalama MMSE skoru 20.57±4.09 olup, kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (p<0.05). NMSÖ sınıflandırmasına göre, hastaların %9'u hafif, %30'u orta, %26'sı şiddetli ve %25'i çok şiddetli motor olmayan semptomlara sahipti. NMSÖ alt grupları ile inflamatuvar indeksler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon gözlenmedi. Kontrol grubuna kıyasla, hasta grubunda NLR, NHR ve SII seviyeleri anlamlı derecede daha yüksek, HDL ve trigliserit seviyeleri ise anlamlı derecede daha düşüktü (p<0.05). ROC analiz sonuçlarına göre, NHR değeri, 0.816'lık bir eğri altı alan (AUC) ve %95 güven aralığı (CI) ile (0.757-0.876) PH için mükemmel bir ayırt edici oldu. TARTIŞMA ve SONUÇ: Bulgularımız inflamatuvar indekslerin motor olmayan semptomlar üzerindeki etkisini desteklemese de, dislipidemi ve inflamasyonun hastalığın patofizyolojisinde bir rol oynadığını düşündürmektedir. INTRODUCTION: Emerging evidence shows that microglial activation and blood-brain barrier damage exacerbate inflammation in Parkinson's disease (PD) by linking peripheral and central immune responses. We aim to assess how peripheral inflammatory markers, including ratios like the neutrophil-to-lymphocyte (NLR) and neutrophil-to-high-density lipoprotein (NHR), affect the non-motor features of PD. METHODS: This study consists of 100 patients and 100 healthy controls. The standardized Mini-Mental State Examination (MMSE) was used to assess cognitive impairment, while the Non-Motor Symptoms Scale (NMSS) was utilized to evaluate non-motor features. According to the NMSS, patients were categorized as having mild, moderate, severe, or very severe symptoms. The neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), platelet-to-lymphocyte ratio (PLR), neutrophil-to-HDL ratio (NHR), and systemic immune-inflammatory index (SII) values were calculated from the patients' peripheral blood samples and compared with those of the control group. RESULTS: The patients' average MMSE score was 20.57±4.09, significantly lower compared to the controls (p<0.05). Based on the NMSS classification, 9% of the patients had mild, 30% moderate, 26% severe, and 25% had very severe non-motor symptoms. No statistically significant correlation was observed between NMSS subgroups and inflammatory indices. In comparison to the control group, the patient group exhibited notably higher levels of NLR, NHR, and SII, while HDL and triglyceride levels were notably lower (p<0.05). According to the ROC analysis results, the NHR value was an excellent discriminator for PD, with an area under the curve (AUC) of 0.816 and a 95% confidence interval (CI) of (0.757-0.876). DISCUSSION AND CONCLUSION: Although our findings do not highlight the effect of inflammatory indices on non-motor features, they suggest that dyslipidemia and inflammation are involved in the pathophysiology of the disease. |
CASE REPORT | |
5. | Cyst of the Canal of Nuck: A Very Rare Diagnosis Birol Ağca, Mehmet Timuçin Aydın, Yasin Güneş, Iksan Taşdelen, Nuriye Esen Bulut, Adnan Somay, Bedirhan Çoruhlu, Mehmet Mahir Fersahoğlu, Kemal Memişoğlu doi: 10.14744/bmj.2024.86094 Pages 54 - 56 Nuck kanal hidroseli, Nuck kanal kisti ya da kadın hidroseli olarak adlandırılmaktadır. Klinikte çok nadir görülen ve sıkça yanlış tanı konulan bir durumdur. Kasık fıtığı birlikteliği tanıyı daha da zorlaştırır. 45 yaşında, sağ kasıkta şişlik ve ağrı tarifleyen hastanın geçirilmiş karın, pelvik cerrahi ve travma öyküsü yoktu. Fizik muayenesinde sağ kasık bölgesinde redükte edilebilen bir kitle tespit edildi. Yüzeyel kasık ultrasonografisinde 60x17 mm boyutunda anekoik bir lezyon izlendi. Manyetik rezonans görüntülemede ise 23x19x46 mm ölçülerinde kistik bir lezyon izlendi. Hastaya laparoskopik total ekstraperitoneal (TEP) ameliyat ile kist eksizyonu ve fıtık onarımı uygulandı. Kistin histopa-tolojisinde, multiloküle yüzeyi, tek sıralı ve yer yer birkaç sıralı proliferasyon içeren mezotelyal yapıda döşeyici hücreler içeren kistik lezyon saptandı. Nuck kanalı kistlerinin standart bir tedavi yöntemi yoktur. Kadın hidrosellerinde aspirasyon veya skleroterapi gibi konservatif tedavi seçenekleri bildirilse de, kist ligasyonu ile veya kist ligasyonu olmadan hidroselektomi önerilmektedir. Nuck canal hydrocele, also known as Nuck canal cyst or female hydrocele, is a very rare condition and is frequently misdiagnosed in the clinic. The association with inguinal hernia makes the diagnosis even more difficult. A 45-year-old patient who described swelling and pain in the right groin had no history of previous abdominal or pelvic surgery, or trauma. A reducible mass was detected in the right groin area during physical examination. An anechoic lesion measuring 60x17 mm was observed on superficial groin ultrasonography. A cystic lesion measuring 23x19x46 mm was observed on magnetic resonance imaging. The patient underwent cyst excision and hernia repair with laparoscopic total extraperitoneal (TEP) surgery. In histopathology, the cyst had a multilocular surface with a mesothelial structure containing single-row, sometimes several-row proliferation. A cystic lesion containing lining cells was detected. There is no standard treatment method for Nuck duct cysts. Although conservative treatment options such as aspiration or sclerotherapy have been reported for female hydroceles, hydrocelectomy with or without cyst ligation is recommended. |
6. | Meige Syndrome (Blepharospasm with Orofasial Dystonia): Two Case Reports Hatice Ferhan Kömürcü doi: 10.14744/bmj.2024.53336 Pages 57 - 59 Meige sendromu, çene, dil ve göz çevresindeki kasların istemsiz kasılmaları ile karakterize, nadir görülen bir hareket bozukluğudur. İdiyopatik ya da altta yatan bir nedene sekonder olarak ortaya çıkabilir. Burada, primer ve sekonder Meige sendromu tanısı alan iki olgu rapor edilmiş olup; klinik bulguları ve tedavi yaklaşımları ile ilgili literatür gözden geçirilmiştir. Meige syndrome is a rare movement disorder characterized by involuntary spasms of the muscles around the jaw, tongue, and eyes. It may manifest idiopathically or secondary to an underlying cause. Herein, two cases diagnosed with primary and secondary Meige syndrome are reported, and the literature regarding their clinical findings and treatment approaches is reviewed. |
7. | Isolated Third Cranial Nerve Palsy Secondary to in-Vehicle Traffic Accident Without any Radiological Evidence Ceren Erkalaycı, Özge Akın Gökçedağ, Çisil İrem Özgenç Biçer, Eren Gözke doi: 10.14744/bmj.2024.64426 Pages 60 - 64 Okülomotor sinir, on iki kraniyal sinirden birisidir ve minör kafa travmasını takiben izole hasarı nadir görülen bir durumdur. Bu hasarın olası nedenleri arasında kafatası kırığı, anevrizma, subaraknoid kanama, karotiko-kavernöz fistül veya travmatik beyin sapı patolojileri olabilir; ancak her zaman klasik radyolojik görüntüleme teknikleriyle gösterebileceğimiz bu şekilde büyük patolojiler olmayabilir. Biz de acil servimize hafif bir trafik kazasını takiben oluşan sol total okülomotor sinir felcinin sebep olduğu diplopi nedeniyle başvuran 36 yaşındaki sağlıklı kadın hastamızı sunduk. Klasik görüntüleme yöntemlerimiz normal sınırlarda saptandı. Literatür taramamıza göre, okülomotor sinirin posterior petroklinoid ligaman seviyesindeki minör patolojik değişikliği bu klinik senaryonun arkasındaki neden olabilir; ancak bu tür minör değişiklikleri ortaya çıkarmak için daha yüksek çözünürlüklü Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) tekniklerine ihtiyacımız vardır. The oculomotor nerve is one of the twelve cranial nerves, and its isolated injury due to minor head trauma is a rare condition. Possible causes of this damage may include skull fracture, aneurysm, subarachnoid hemorrhage, carotid-cavernous fistula, or traumatic brainstem pathologies, but there may not always be such major pathologies that we can demonstrate with classical radiological imaging techniques. Here we report a thirty-six-year-old healthy woman who presented to the emergency department with diplopia caused by left-sided total oculomotor nerve palsy due to a minor car accident. Her classical imaging modalities were revealed to be normal. According to our literature review, the minor pathological impact on the oculomotor nerve at the posterior petroclinoid ligament segment could be the cause behind this clinical scenario. However, to reveal these kinds of minor changes, we need higher-resolution Magnetic Resonance Imaging (MRI) techniques. |