ISSN 2149-0287
Boğaziçi Tıp Dergisi - Bosphorus Med J: 5 (2)
Cilt: 5  Sayı: 2 - 2018
ORIJINAL ARAŞTIRMA
1. 
Benign Prostat Hiperplazisi Nedeni ile Yapılan Prostatektomi Sonrasında Noktüride Meydana Gelen Değişikliğin Noktüri Alt Gruplarına Göre İncelenmesi
The Evaluation of the emerging changes in Nocturia According to its Subgroups in Patients Who Underwent Prostatectomy due to Benign Prostatic Hyperplasia
Abdullah Çırakoğlu, Ferhat Ateş, Hasan Soydan, İlker Akyol, Temuçin Şenkul, Kadir Baykal
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.899  Sayfalar 47 - 50
Amaç: Alt üriner sistem semptomlarının (AÜSS) görülme sıklığı yaşlanmayla birlikte artmaktadır. Erkeklerde AÜSS’nin en sık nedenlerinden biri benign prostat hiperplazisidir (BPH). AÜSS içinde hayat kalitesini en çok bozan noktüridir. Ancak BPH’nın cerrahi tedavisi sonrası noktüri alt gruplarında düzelme olup olmadığı bilinmemektedir. Çalışmamızda prostatektomi yapılan hastalarda alt gruplarına göre noktüride meydana gelen değişiklikleri ve hayat kalitesi üzerine etkilerini inceledik. Yöntem ve Gereçler: Nisan 2006 - Mart 2009 arasında kliniğimizde BPH tanısıyla prostatektomi yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Uluslarası Kontinans Derneği (ICS)’nin tanımına göre gece idrar yapmak için uyanmak noktüri kabul edildi. Noktüri, noktürnal poliüri, gece mesane kapasitesinde azalma, poliüri ve aşırı aktif mesane olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Hastalara ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası üçüncü ayda üç gün işeme günlüğü doldurtuldu, üroflovmetri yapılıp, işeme sonrası kalan idrar hacmi (PVRİ) belirlendi, IPSS ve noktüriye özgü hayat kalitesi formu doldurtuldu. Prostat hacimleri abdominal USG ile ölçüldü. Birlikte bulunan kronik hastalıkları ve kullandıkları ilaçlar sorgulandı. Bulgular: Çalışmada prostatektomi sonrası hastaların yarısında noktüride azalma olduğu bulundu (p< 0,001). Noktüri alt gruplarına göre değerlendirildiğinde en fazla düzelmenin AAM grubunda olduğu değerlendirildi. Ayrıca prostatektomi sonrası noktüri türünün değişebildiği saptandı. Sonuç: Prostatektomi öncesi noktüri türünün belirlenmesi noktürideki düzelmeyi tahmin etmek için faydalı olabilir.

2. 
Üçüncü Basamak Acil Servise 112 Ambulansı ile Getirilen Erişkin Hastaların Analizi
The Analysis of Adult Patients Admitted to Third Level Emergency Department by 112 Ambulance
Atilla Silibolatlaz, Müge Gülen, Akkan Avci, Salim Satar
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.796  Sayfalar 51 - 57
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada acil servisimize ambulans ile getirilen hastaların demografik özelliklerinin, ambulans ile getirilirken yeterli tıbbi tedavinin başlanıp başlanmadığının ve acil servisteki sonlanımlarına göre travma merkezi olarak da hizmet veren 3. basamak bir acil servise taşınma gerekliliğinin analiz edilmesi amaçlandı.


YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada; T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ ne 01 Mayıs- 31 Ekim 2016 tarihleri arasında 112 ambulansı ile getirilen erişkin hastaların analizi prospektif olarak yapıldı. Hastalar cinsiyetlerine, acil servise başvuru tarih ve günlerine, hastaneye varış sürelerine, hangi amaçla getirildiklerine ve alındıkları yerlere göre kayıt altına alındı. Ambulans ekibinin hastalara uyguladığı tedavi ve girişimler incelendi. Ambulans ekibinin ön tanıları ve acil serviste konulan tanılar sınıflandırıldı. Hastaların sonlanımları değerlendirildi.
BULGULAR: Çalışmaya 4976 olgu dâhil edildi. Olguların % 51,6’ sı erkek, % 48,4’ü kadındı. Hastaların getirildiği tarih ve saate göre en fazla başvuru % 21,2 ile mayıs ayında, % 15,7 ile cuma gününde ve % 45,5 ile de günün 16: 00-24: 00 saatleri arasında idi. Hastaların sadece % 21,3’ nün onam alınarak sevk edildiği saptandı. Ambulansla getirilen hastaların en sık travma nedeniyle taşındığı görüldü. Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) acil durum tanımı göz önüne alındığında getirilen tüm hastaların % 53,7’sinin ambulans ile taşınma endikasyonunun olmadığı belirlendi. Acil servise ambulansla getirilen hastaların % 78’inin acilden taburcu olduğu, % 21’inin yatırıldığı ve % 1’ inin ise eksitus olduğu saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Hastane dışı tıbbi personel tıbbi müdahale konusunda, 112 komuta kontrol merkezleri ise uygun hasta nakli konusunda yetersizdir. Bu durumun düzeltilebilmesi için hastane öncesi sağlık personeline sürekli hizmet içi eğitim verilmesi gereklidir. Sevk edilen hastalarda sevk kuralarına uyulması gereksiz sevkleri önemli derecede azaltabilir

3. 
Acil Göz Kliniğine Başvuran Çocuk Hastaların Epidemiyolojik Olarak İncelenmesi
Epidemiological Evaluation of Pediatric Patients Admitted to the Emergency Ophthalmology Clinic
Ayşin Tuba Kaplan, Nilüfer Zorlutuna Kaymak, Nesrin Tutaş Günaydın, Ayşe Yeşim Oral, Şaban Şimşek
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.901  Sayfalar 58 - 61
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada göz rahatsızlığı nedeniyle acil göz servisimize başvuran çocuk hastaları epidemiyolojik yönden incelemeyi amaçladık.


YÖNTEM ve GEREÇLER: Haziran 2017 – Ocak 2018 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğine acil göz rahatsızlığı nedeniyle başvuran 18 yaş altı hastaların bilgisayar kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet gibi demografik özellikleri, etkilenen göz, hastalığın tanısı, travma sebepleri, travmaya sebep olan materyaller ve tedavi metodları SPSS 20 kullanılarak istatistiksel olarak incelendi.
BULGULAR: Çalışmamızda göz acil servisine başvuran 0-18 yaş aralığındaki 1296 hasta retrospektif olarak incelendi. Kayıtları eksik olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Çalışmamıza dahil edilen olguların 770’i (%59.4) erkek çocuk, 526’sı (%40.6) kız çocuk idi. Yaşları 0-18 yaş (ortalama 8.75 ) aralığında olup, en sık başvuran yaş grubunun 0-2 yaş aralığında olduğu görüldü. En çok etkilenen gözün, %42.8 ile
sol göz olduğu kayıt edilirken, sağ gözün etkilenme sıklığı %39.6 oranında, her iki gözün aynı anda etkilenme sıklığı ise %17.6 oranında
izlendi. En sık başvuru sebebi konjonktivit (%39.7) olarak saptanırken ikinci sırada %24.5’lik oranla göz travmaları takip etmiştir. Hastaların %97.3’üne medikal tedavi uygulanırken %2.7‘sinde cerrahi tedavi gerekmiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Acil servise başvuran çocuk hastaların tanıları incelendiğinde erişkinler kadar geniş bir tanı serisi olduğunu gördük. Ayrıca çocukların travmaya maruz kalma ihtimalleri yüksek olduğundan kaza ve yaralanma sıklığını azaltmak için hem alınacak tedbirlerin hem de
eğitimin önemli bir yeri olduğunu düşünmekteyiz.

OLGU SUNUMU
4. 
Yoğun Bakımda Postoperatif Bronşiyal Baryum Aspirasyonu
Postoperative Bronchial Barium Aspiration in Intensive Care Unit
Serkan Uçkun, Tamer Kuzucuoğlu, Feriha Temizel
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.928  Sayfalar 62 - 64
Baryum sülfat (BS) kullanımı, düşük osmolalitesi ve önemli bir yan etkisi olmaması nedeniyle yutma bozukluklarının teşhisinde ve bronş aspirasyonu sırasında tercih edilen inert bir maddedir. BS; mukozadan emilimi olmadığı için güvenli kabul edilmekte ve tıpta yaygın olarak kullanılmaktadır. BS’nin yanlışlıkla aspirasyonu sık görülmekte ve genellikle de sessiz seyir etmektedir. Yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) hasta bakımı sırasında beslenmenin zamanı, hastanın pozisyonu ve klinik durumunun yakın takibi ile olası komplikasyonların azalacağını düşünmekteyiz. Bu olgu sunumunda, 75 yaşında ve anestezi risk grubu Amerikan Anesteziyolojistler Derneği Skoru 3 olan hastanın total
tiroidektomi operasyonu sonrası postoperatif YBÜ’deki beslenmesi sırasında oluşan BS aspirasyonu anlatıldı ve literatürden elde edilen verilerle birlikte tartışıldı.

5. 
Saf Motor Tutulum ile Giden Bir Siringomiyeli Olgusu
A Case of Syringomyelia with Pure Motor Symptoms
Eren Gözke, Pelin Doğan Ak, Sıdıka Sinem Taşdemir, Mustafa Eser, Zehra Aktan
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.978  Sayfalar 65 - 66
Spinal kord içinde yerleşen, içi sıvı dolu nöroglial kavitelerden oluşan sirenksler yerleşim yerine göre duysal ve motor semptomlara neden olurlar. Klinik tablonun duysal semptom olmaksızın pür motor semptomla ortaya çıkması nadir bir durumdur. Burada pür motor semptomlu, duysal yakınması olmayan, alt servikal bölgeden başlayan ve torakal kord boyunca uzanan sirinks saptanan 38 yaşında kadın olgu sunulmaktadır.

6. 
Senkopun Nadir Bir Etyolojisi: Uyuşturucu Paketinin Perforasyonuna Bağlı Asidoz – Bir Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi
An Uncommon Cause of Syncope: Acidosis due to Ruptured Body Packing – A Case Report and Review of the Literature
Mehmet Koçak, Ebru Ünal Akoğlu
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.983  Sayfalar 67 - 69
Kuryeler vasıtasıyla uyuşturucu kaçakçılığı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmaktadır. Türkiye, kaçakçılar için hem hedef hem de transit bir ülke konumundadır. Uyuşturucu maddeler kapsül, kondom, balon veya küçük paketler içerisinde, her biri 8-10 gr gelen, 50-100 pakete bölerek taşınabilmektedir. Bu paketlerin emilebilir sistemlerde açılması halinde, taşıyıcı kişiler hızla hayatını kaybedebilir ve bu risk birçoğu tarafından maddi gerekçelerle göz ardı edilir. Bu sunumda Uluslararası İstanbul Atatürk Havaalanı'nda aktarma sırasında senkop ve kafa travması geçiren ve gastrointestinal sistemde rüptüre olmuş uyuşturucu pa- ketlerinin cerrahi olarak çıkarıldığı bir uyuşturucu kurye vakamızı ve literatür özetlerini takdim edeceğiz.

7. 
Spondilit Alevlenmesi Düşündüren Bilateral Elastofibroma Dorsi: Olgu Sunumu
Bilateral Elastofibroma Dorsi Mimicking Spondylitis Exacerbation: Case Report
Betül Sevinç, Feyza Ünlü Özkan, İlknur Aktaş, Özge Gülsüm İlleez, Işıl Üstün, Esin Derin Çiçek
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.979  Sayfalar 70 - 71
Elastofibroma dorsi göğüs duvarının benign karakterde nadir görülen yumuşak doku tümörüdür. Genellikle 40-60 yaş arasında, kadınlarda daha sık olmak üzere posterior torasik duvar ile periskapular bölge arasında görülür. Çoğunlukla unilateral olmakla birlikte, bilateral de görülebilir. Semptomatik hastalar hareket ile artan omuz ağrısı veya kronik sırt ağrısından şikayetçidir. Manyetik rezonans görüntüleme tanıda en faydalı yöntemlerdendir. Semptomatik hastalarda cerrahi tedavide marjinal rezeksiyon uygulanmaktadır. Elastofibroma dorsi omuz ve
sırt ağrısı yakınması ile başvuran hastalarda ayırıcı tanıda akılda bulundurulmalıdır.

DERLEME
8. 
Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları ve Tedavisi
Anterior Cruciate Ligament Injuries and Their Treatment
Ömer Can Özkan, Burak Yağmur Öztürk
doi: 10.15659/bogazicitip.18.10.987  Sayfalar 72 - 75
Ön çapraz bağ, diz stabilitesinde önemli role sahip olan bir yapıdır. Ön çapraz bağ yaralanmaları, dizde güvensizlik hissi ve ağrıya neden olmakta; cerrahi tedavi ise bu şikayetleri ortadan kaldırıp, diz eklemi fonksiyonalitesini tekrar elde etmek amacı ile uygulanmaktadır. Bu derlemede ön çapraz bağ anatomisi ve fonksiyonu ile ön çapraz bağ yaralanmasında uygulanan güncel tedavi prensipleri ve seçenekleri özetlenmektedir.

LookUs & Online Makale